8 Şubat 2017 Çarşamba

versascus

Zamirleri sevmeye başladım. Önceden anlamsız ve ifadesiz bulduğum bir şey olmasına rağmen son zamanlarda bir yerlerden başladım sevmeye. Zaten hep böyledir. bir anda. bütünüyle sevemezsin. Ya da ben yapamam en azından. Olsa bile. Yani diyelim ki böyle aniden bütünüyle sevebilen birisi var. Pek güven vermez bana. Neden versin ki hem de. Kimse bana güven vermek için yaşamıyor. Ben de kimseye güven vermek için yaşayacak değilim. Bir yandan da ben güven veremem zaten. Ancak bana güvenilebilir. Böylesi daha iyi. Daha sağlıklı. Daha sağlam. Daha bir şeyler işte. Yine sonu gelmeyecek bir döngüye girmiş gibi. Şöyle çok kapsamlı bir sıfat filan bulsalar da kurtulsak artık. Var olanları biliyorum. Merak etme. Şu sıfat da çok kapsamlı aslında diye aklından geçmesin hiç.


Zamirlerle aram iyi artık. Yani neden öyle olmasın ki. Sürekli bunu sorar oldum kendime. Konunun zamir olması da şart değil. Genel olarak. Kendi kafamızda kurduğumuz ne kadar zorunluluk var böyle. Mesela müzik diye bir şey var. Herkes onu dinlerken zevk almak zorundaymış gibi. Yani ankaraya giderken mesela. Kayseriden geçmek zorudaymışsın gibi. Böyle hep en kısa yolu kullanmak daha avantajlıymış gibi. Neden öyle olsun ki. Hiç mi kişiselleştiremiyoruz biz bu hayatı. Evet. Biliyorum. Uçak filan icat edileli çok oldu ama hava alanı şart. Olmazsa işte. Uçak da inemiyor. Kocaman uçak bile kullanılabilmek için hava alanına muhtaç. Muhtaçtan kastım kullanılabilme sürekliliği. Biz neden muhtaç olmayalım. Neden kabul etmeyelim muhtaç olduğumuz şeyleri. Ekmek ve sudan bahsetmiyorum burada. Daha böyle bilmem ne şeylerle benim derdim. Seğmenler gibi mesela. Kızılayda yürümek gibi. Gökyüzüne biraz da ankaradan bakmak gibi.

Muhtaç olduğumuz şeyleri sevmeli miyiz. Yoksa zaten sevdiğimiz şeylere mi muhtaç hissederiz. Böyle bir his insanı aciz mi yapar. Ya da işte zaten aciz varlığın tekiyiz de bunu mu kabullenemiyoruz bir türlü. İntegrali falan kabulleniyoruz ama mesela yolda gördüğümüz acayip bir tipi kabullenemiyoruz. Öğrenirken pek sorgulamıyoruz. Ama iş düşünmeye geldiğinde. Felaketiz. İyi anlamda. İşte karşıdakine güvenmek de buralarda devreye giriyor galiba. Hiç tanımadığımız insanlar bize bir şey söylese sorgulayacak olmamıza rağmen okulda hocalar acayip şeyler söylerken sorgulamıyoruz. Ne kadar çelişkiliyiz aslında ve neden böyle olmayalım. Dosdoğru olunuz. Evet biliyorum. Emredilmiş. İnanıyorum.


Ne kadar sürede tamamlanabilir ki bu sevme işi. Başı nedir. Sonu var mıdır. Sorular sormak için yazmıyorum ama çoğu zaman da sormadan olmuyor. Bildiğim bir iki şeyden bahsedebilirim belki. Ancak bunlar da bir iddiadan öteye gitmeyecek. Zaten neden gitsin ki. Ne var ötede. Öncelikle şunu söylemeliyim. Her süreç. Dahil olduğu olayı daha detaylı hale getirir. Ya da işte olay zaten detaylıdır da sen hakkını verirsin. Hakkını vermek de öyle sanıldığı gibi bir meziyet değildir. Eğer hakkını verebiliyorsan bir işin. Sana güzel zaten. Sen zevkini alırsın. Hakkını verdiğin işten. Kimseye de bir şey olmaz. Neyse işte. Hakkını filan verdin diyelim. Başladın bir noktadan sevmeye. Nokta da sonsuzdur zaten. İlk derste bunu öğretirler. Geometride. Sen de hiç sorgulamazsın. O ayrı. İşte başladın diyelim bir noktadan. Detaylı şekilde sevdin filan böyle. Bu biraz sıkıntılı. Ya da o kadar da iyi bir şey değil. Sandığın gibi bir şey değil. Zaten sandığımız gibi olan ne var ki.

Unutmak. Bütün sıkıntı burada başlıyor. Ne kadar detaylı seversen. O kadar da detaylı unutursun. Ne kadar yavaş seversen. O kadar da yavaş unutursun. Ne kadar bilmem neyse işte. O kadar da ondan. Süreçler hep böyledir. Hakkını verirsen. Bütün zevkini alırsın. Bunun neresinde zevk deme şimdi. Hissetmediğin bir şeyi nereden bileceksin. Dene sen de. Hak vereceksin.

Zamirler diyordum. Hayatı kolaylaştırıyor bir kere. Kısa yoldan anlatıyorsun derdini. Tekrara düşmüyorsun sürekli. Basitçe anlaşılıyor. Herkes bilir yani bu zamirleri filan. Kişiye ait olanları da boşver hadi. Çoğu şey zamir aslında. Tabii bizim kullandığımız manada. Anlamsız. Kestirme. Basit. Hemen her şey giderek zamire dönüşüyor. Ve ben bunu sevmeye karar verdim ki karar verdikten sonra da sevmek mümkün. Gözümle gördüm. Köy kahvelerinde hikayeler dinledim bu konuda. Görücü usulü evlilik işte. Önce karar. Sonra sevgi. Hatta saygı da var bak. Gözümle gördüm diyorum. Yayık ayranın köpüğünü silerken dudaklarımdan bir yandan da bunlarla ilgili hikayeler dinledim.

hem korktuğum hem de vazgeçemediğim şeyler var. karanlık gibi.

hem sevdiğim hem de zararlı olan şeyler var. sigara gibi.

hem onsuz yapamadığım hem de onunla olmayan şeyler var. ümit gibi.

hem tarihi hem de terk edilmemiş şeyler var. istanbul gibi.

terk edilmeyen yere tarihi denir mi. diyorsak eğer. terk edilen yerlere de tarihi demek biraz haksızlık gibi. artık önemsenmiyor hatta artık hayat bile yok orada sahip olmak için savaşlar verilmiyor. işte oraya eski diyorlar. eski yerleşim yeri. hem tarihi hem de eski olmak en kötü şey olsa gerek. bir süre de olsa alışılagelmiş bir durum var. öyle her yerde de değil. belirli bir alanda. bir gurup insan. yaşamış. sonra vazgeçmişler. terk etmişler. orada tükenmiş nesilleri. orası mezar olmuş. tarihi eski yerleşim yerleri biraz da tarihi eski mezarlıklar aslında. terk etmeyerek mezarını seçmeyi başarmış bir gurup başarılı insan.

sadece üzerinden zaman geçmekle tarihi olunmaz ama sadece terk edilerek eski olunabilir. önce tarihi sonra eski olmak sıkıntılı ancak önce eski sonra tarihi olmak pek dokunmuyor bana. önce eskit sonra da üzerinden zaman geçsin. hem tarihin hem de eskinin anlamı zedelenir burada. demek ki sıfatların içini doldurmak için bile bir sırayı takip etmek gerekiyor demek ki anlam katmak önüne bir sıfat koymakla olmuyor.

vakit daha erken bir fincan kahve yap kendine. içme ama kokla sadece. biliyorum kokusunu daha çok seversin. biliyorum tarihi olmayan hiçbir şeyi eskitmezsin. biliyorum eski olduğu halde bir şeyin tarihi değerini görmezden gelmezsin. bir şeyin tarihine saygılı olduğun kadar onu eskitebilecek güce de sahipsin. terk edebilirsin. bir yaşanmışlığı eskiye gömerek gidebilirsin. kendi mezarını seçmeyi başarmış insanlardan değiliz belki ama bir iki sıfatın da hakkını verebiliriz. dikkat et kendine. yeni yerler bul. yeni anlamlar kat bulduğun yerlere. yapabilirsin. muktedirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder