8 Şubat 2017 Çarşamba

şikayet

bir iki şikayetim var. zaten kimin şikayeti yok ki. şimdi düşün. her gün uğradığın bir büfe var. her allahın günü uğrayıp aynı şeyleri aldığın. aynı günaydın. aynı teşekkür ederim ve aynı kolay gelsinler. her ne kadar sen aynı şeyleri yapsan da. büfe bu büfe. senden başka gelenler var mesela. büfede karşılaştığın her yeni kişi. o günü farklı kılan kişi. ve ben genellikle günümü büfede karşılaştığım kişiye göre şekillendiririm. gün içerisinde vazgeçemediğim hatta ihtiyaç duyduğum belirli bir düşünme süresi var. işte bu düşünme süresini büfede karşılaştığım kişiye göre yönlendiririm. daha dün. büfeye gitmişim. aynı istekler. aynı sözler. falan. biraz oyalanıyorum. birisi daha gelsin de kendi düşüncelerimle baş başa kalmayayım. biriyle karşılaşayım da o büfede. kendi düşünmek istediklerimi düşünmeyeyim diye. biraz daha bekliyorum. birisi geliyor çok bekletmeden. öyle fazla bir giriş cümlesi sarf etmeden. isteklerini sıralıyor. büfe de istediği ne varsa ona sunuyor aslında. teşekkür bile etmiyor. sonra 'ya arkadaş bu da olur mu' diyor. şimdi bu 'ya arkadaş bu da olur mu' soru cümlesi değil. büfe ile ilgili bir sitem cümlesi de değil. bu cümle birisi benimle iletişime geçsin. çok yoruldum. şikayetlerim var. ve bu şikayetlerimi kendi içimde düşünmekten bıktım. birileri ile konuşmak. en azından sesli olarak bu şikayetlerimi dile getirmek istiyorum demek. daha önceden tecrübem olduğu için hiç ses etmedim. bir şey söylesem. eğer. sonu gelmeyen bir sitemle karşılaşacağım. biliyorum. büfe. o benden de tecrübeli. o duymuyor bile artık böyle şeyleri. 'ya arkadaş bu da olur mu'. cümlesini kuran arkadaş. bir geri dönüş ya da herhangi bir tepki duyamadığı için uzaklaşıyor. içten içe şikayet etmeyi sürdürerek.


bu işi ben de yapıyorum. hiç acayipleşme. sen de yapıyorsun kardeşim. yeri geliyor. şikayetlerimizi anlatacak kimsemiz olmuyor. yeri geliyor. şikayetlerimizi anlattığımız insanlar bize yetmiyor. işte yeri geliyor. önüne gelen birine şikayetlerini sıralamak için. böyle bir hazırlık cümlesi kuruyorsun. bir yokluyorsun. onun da şikayetleri var mı diye. 'ya arkadaş bu da mı olur'. bu cümleyi kuruyorsun. otobüste giderken. bankada sıra beklerken. vergi yatırmaya gidiyorsun mesela. yüzde yetmiş zam gelmiş vergiye. vergi dairesindeki memura. bu cümleyi kuruyorsun. karşındakinin de şikayeti var ise. eğer. 'ya hiç sorma. bakalım daha neler olacak. sonumuz iyi değil' diyor. bunu bir çırpıda söyleyen insanlar var gerçekten. adamın biri kavşağın birine dinazor koymuş mesela. şehrin birinde. otobüste giderken birisi 'ya arkadaş bu da mı olur' diyor. sonra birisi de 'ya hiç sorma. bakalım daha neler olacak. sonumuz iyi değil' diyor. bunların hepsini. halk otobüsünde. bir çırpıda. ve sadece kavşağın birine adamın biri bir dinazor koymuş diye söylemiyor tabii. sanki her şey birikmiş de. dinazoru görünce patlamış gibi düşün. neyse. bana göre ise. başkasının da bir şikayeti olduğunu düşündüğü için söylüyor. 'ya arkadaş bu da mı olur'. hem bir cesaret arama hem de bir cesaret bulma cümlesi. bu cümleyi duyduktan sonra emin oluyor. otobüste en az bir kişinin daha şikayetleri var diyor. ve 'sonumuz iyi değil' diyebiliyor. bunlar enteresan şeyler işte. sahip olduğu bir şikayeti. olabilecek en gereksiz yerde dile getiriyor bir kere. sonra yanlış olduğunu düşündüğü bir şeyi bile. başkasından bir destek ya da en azından, bir terslenmekten duyulan korkunun azalmasına sebep olabilecek ufacık bir cesaret kırıntısı, duyduktan sonra dile getirebiliyor. şikayet ettiği şeyin yanlışlığından emin değil. emin olsa o dinazoru yakması gerek. sonumuzun iyi olmamasına sebep olan bir şey. yanıcı bir şey ise. eğer. yakmak gerek. hadi yapıcı bir insan olduğunu düşünelim. önünde bir şeyler yakabilir. mesela o büyük dinazorun önünde. küçük maket bir dinazor yakılabilir. sırf farkında olunsun diye. mesele yakmak meselesi olmasa bile en azından bir açıklama yapılabilir. o dinazorun önünde. 'sonumuz iyi değil'. şu cümleyi kurmana sebep olan bir şey ile ilgili bir şeyler yapman gerek. birilerinin ciddi manada bir şeyler yapması gerek.

bir iki şikayetim var. kimin yok ki. şikayet etmesek gelişemeyiz belki. belki de şikayetler daha önce ulaşmış olduğumuz bir seviye varsa. eğer. o seviyenin altına düştüğümüzü gösterir. işte benzin azaldığında göstergede yanan kırmızı ışık gibi. şikayetler. uyarı ışığı. bir şeyler ters gidiyor demek. bir şeyler azalmış demek. tahammül gibi. şikayet etme alışkanlığı kazanmak gerek. şikayet edebilmek gerek. doğru yerde. doğru zamanda. şikayetin varsa. eğer. doğru dile getirebilmek gerek. 'bir şeyden de şikayet etme be kardeşim' diyen insanların azalması gerek. şikayet önemli. şikayet gerekli. şikayet edin. şikayet.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder